Ruhsal Gelişimde Sıkıntı – Her Yükselişin Bir Bedeli Vardır
İnsan ne kadar aciz olduğunu gördüğü ölçüde ruhsal yönden yükselebilir. O noktaya gelmeden kabiliyetlerini geliştirip yükselemez. Her yükselişin bir bedeli vardır. Ruhsal yükselişin bedeli ise çoğu zaman nereden geldiği ve ne olduğu belli olmayan sıkıntılardır. Ruhsal gelişim, hangi inanç, yöntem ve değerlerle olursa olsun içsel mekanizmaların açılması için gerekli sıkıntıları da beraberinde getirir.
Konuya aşina olmayanlar veya makaleleri takip etmeyenler çoğu bölümü anlamakta zorlanabilirler o nedenle bu serinin daha önce yayınlanmış makalelerini okumadan devam etmemenizi öneririm. Konular bir bütün halinde ele alındığı için zihninizde bir şablon oluşması amacıyla bölüm atlamadan sonuna kadar okumaya özen gösterin. Yazı ve içeriği sadece “ruhsal gelişim” ile ilgilenenler içindir.
Serinin önceki makaleleri
Ruhsal Gelişimde Yalnızlık Etkisi ve Yapılması Gerekenler
Ruhsal Gelişimde Açlık ve Ruhun Yükselişi
Her Ruhsal Yükseliş Bedeli İle Birlikte Gelir
Ruhsal yükselişin temelinde maddesel unsurlardan uzaklaşmak vardır. Madde dünyada elde ettiklerimiz maddeye bakan yönümüzü tatmin eder ancak maddesel tatminle birlikte ruhsal yönümüzde o ölçüde zayıflar. Her ikisini birlikte götürmek iki yönlü bir mücadele gerektirir ki bu çoğumuz için çok kolay değildir.
Mevcut yaşam standartları küçük yaştan itibaren madde ile olan bağlarımızı güçlendirmeye yönelik olduğu için tek tatmin yolu, daha fazla elde edeceğimiz maddesel unsurlar olarak görülür. Daha fazla para, daha fazla ev, daha yüksek standartlarda donanımlar, daha iyi otomobiller… Ancak maddesel tatmin sadece istediğimizi elde etme noktasına kadardır. Alırız ve biter. Alma ve elde etme hazzı… Sonrası bu döngü ile geçen bir ömürdür.
Bir sonraki hedef benzer hazları yaşamak için alınması ve elde edilmesi gerekenlerdir. Maddesel boyutta sabitlenen bir haz yoktur. Benzer hazlar için bu sürecin sürekli tekrarlanması gerekir. Ve hedef her defasında sürekli yükselir. Parasal imkanları olduğu halde tatmin olmayan ve sürekli yeni arayışlara giren insanların durumu bu şekildedir. Öncelik ihtiyaçlar değil daha fazla tatmin olma dürtüsüdür.
Ruhsal yükselişte ise maddesel unsurlardan arınma ve ruhsal hazlara yöneliş vardır. Ruhsal hazlar maddeye bağımlı olmadığı için insanı mutlak özgürlüğe ulaştırır ancak süreç ruhsal kabiliyetlerin ortaya çıkması ve fazlasını elde etmek için katlanılması gereken sıkıntılarla doludur.
Ruhsal Gelişimin Bilinmeyen Bedelleri
Kullanılan yöntem, felsefe ve teknikler ne olursa olsun bu yolda ilerlemek asla kolay değildir. İlerleme çoğu zaman şu yolu takip eder.
- İlk aşama yaşamdaki değişim ve maddesel baskıların azalması ile büyük bir haz ve mutluluk verir.
- Terkedilmesi gerekenler artıp yapılması gerekenler ağırlaştıkça alınan hazlar yerini ilerlemek için sarfedilmesi gereken çabaya bırakır.
- Bir süre sonra hazlar yok olur iç mücadeleler başlar. Bu mücadele çoğu insanda büyük iç sıkıntıları da beraberinde getirir ve bir çoğu bu aşamada mücadeleyi terk eder.
- Sabredip devam edenler sonraki süreçlerde daha fazla çaba sarfetmek zorunda kalır. Madde boyutu ile olan bağların koparılması hiç kimse için kolay değildir.
- İşte bu noktada “İlahi yasalar” devreye girer. “Bir şeyi çok isteyince neden olmaz?” Konusunda da belirtildiği gibi, İnsan sabırla ne isterse o karşısına çıkar yasası gereği; eğer ruhsal mekanizmalarında maddesel bağlardan kurtulması için daha yoğun sıkıntı yaşanması gerekirse önce onlarla karşılaşır.
Ruhsal Gelişimde Arafta Kalma
- Bu sıkıntılar herkeste farklıdır. Doğuştan gelen özelliklere göre değişir. Hastalıklar, yoğun depresyon, iftiralar, dedikodular, yalnızlık, açlık, yoksulluk… Her burç unsuru kendi zaaflarına göre sıkıntı yaşar. Su gurubu depresyon, hava gurubu dedikodu, toprak gurubu açlık, ateş gurubu hastalık gibi..
- Ama güzel yanı samimiyet ve ısrar varsa bu süreç aynı zamanda “sıkıntıdan alınan lezzeti” de beraberinde getirir.
- Bu sürece kadar gelip ara verenler veya pes edenler o zamana kadar aldıkları lezzetle birlikte “ruhsal arafta” kalırlar. Buna tasavvufta belli aşamalarda “mülhime girdabı” adı da verilir. Madde ile ruhsal hazlar arasında tanımlayamadığı bir yok oluş, tanımsızlık ve belirsizlik içerisinde bir sonraki ilerlemeye kadar boşlukta kalırlar. Ancak bir sonraki aşamaya geçiş zaafların giderilmesi ve gerçeklerin kavranabilmesi için yıllar alabilir.
- Sonuçta son aşamaya ulaşabilenlerin sayısı çok azdır.
Sayının bu kadar azalmasının nedeni; Maddesel zevklerle bağlantılı nefis adı verilen unsurun imkanlarını korumak için her yolu deneme çabasıdır. Nefis tanımı için siz isterseniz maddi hazlara bağımlılık veya elde edilen imkanların bırakılmaması olarak ta ifade edebilirsiniz. Bu hiç kimse için kolay değildir.
Ruhsal Gelişimde Sıkıntının Tanımı Yoktur
Yaşanan sıkıntıları maddesel boyutta tanımlamak gerçekten güçtür. Her yanınızı kuşatır ve sizi farklı bir boyutta yaşamaya zorlar. Kaynağını bulamazsınız. Bir psikoloğa veya psikiyatra giderseniz size ağır antidepresanlar verir ancak hiç kimse kökeni hakkında bir açıklama getiremez.
Bu evrede yapılabilecek en akıllıca şey bir süre yalnızlık ve açlık orucudur. Çünkü ruhsal boyutta hiçbir şey amaçsız ve nedensiz değildir. Her sıkıntının bir görevi vardır. Sizi alıp bırakması gereken limana ulaştırmadan da yakanızı bırakmaz. Bu aşamada kayığı terkederseniz arafta kalıp beklemeniz gerekir.
Ruhsal Gelişimde Bilginin ve Bilincin Önemi
Tam olarak ne istediğini ve ne yapmak istediğini bilmeyenler düştükleri boşlukta ve sıkıntıların acısı ile sadece etraflarındaki insanların söyledikleri ile hareket edebilirler. “Bilgi” yola çıkmadan önce “bilinç” ise yolda ilerlerken gereklidir. Ruhsal yolculukta yaşayacağınız olayları ve sıkıntıları “daha önce yaşamamış” birine anlatır ve yardım talep ederseniz sadece kendi boyutundan size bakıp duyu organları ile “gördükleri ve duydukları” ile analiz edip yardım etmeye çalışır.
Bu noktada yardımcı olmaya çalışan herkes “yardım etme” ümidiyle hareket eder ancak daha önce sizin yaşadıklarınızı yaşamamış olanlardan sizi tam olarak anlamasını beklememelisiniz.
Ruhsal Sıkıntıların Tanımı ve Görevi
Tanımlar subjektif olacağı için hiç kimseye uymayabilir. Ruhsal boyut ile ilgili unsurları tanımlamak ancak hisler ve telepatik anlatımla mümkün olabilir. Çünkü yaşadığımız boyutla ilgili tanımlar somut, Ruhsal boyutun tanımları ise soyut kavramı ile açıklanamayacak kadar tanımsızdır.
Kısaca, O zamana kadar tatmadığınız bir acizlik hissi olarak genelleyebiliriz. Sahip olduğunuz hiçbir bilginin ve imkanın işe yaramayacağı bir acizlik. Sizi ve bildiğiniz herkesi aşan bir çaresizlik hissi. Bilgi ve bilinç ile birlikte olduğunda insanı kendisine getiren ve açlıktaki gibi haz duymasına neden olan, maddenin ortadan kalkıp ruhsal yaşamın ve yükselişin tırmanışa geçtiği bir çaresizlik.
Eğer bilgi ve bilinç eksikliği varsa hangi inanç, değer ve yöntemle başlamış olursanız olun “acizliğin verdiği ruhsal hazzı” yaşayıncaya kadar üstesinden gelmekte zorlanacağınız büyük bir baskı ve yok oluş yaşayabilirsiniz. Bu nedir? Büyü mü? Nazar etkisi mi? Enerji düşüklüğü mü? Maddesel kısıtlamalar mı? Hormonal sorunlar mı? Her defasında farklı adlar bulacağınız farklı sebeplerle boğuşabilirsiniz.
Kaçışın Yönü Maddesel Hazlar
Eğer bilgi ve bilinç eksikliği ve ruhsal alt yapı eksikliği varsa büyük bir hızla koşacağınız yer “maddenin parlayan yıldızı” olacaktır. Yeniden hayat bulmak, gülmek, eğlenmek, neşelenmek, sohbet etmek ve güzel bir yaşam sürmek… Sonu olmayan maddesel hazların girdabı… Yaşanılanları unutmak ve geride bırakmak. Ancak bu kaçışın verdiği hazlar aslında o zamana kadar geldiğiniz süreci tersine çevirerek aşama aşama elde ettiklerinizi tüketme safhasıdır. Elde ettiklerinizi de tükettiğinizde tekrar başka dönersiniz.
Eğer devam etmek isterseniz sıkıntılar bir sarmal oluşturarak sizi dünyanın merkezinden, gecenin karanlığına kadar her bir noktayı adım adım dolaştırır. Herkesi ve herşeyi farklı bir boyuttan açılan bir pencereden izliyormuş hissine kapılırsınız. Bilgi ve bilinç varsa aslında ne olduğunun farkına vardığınızda “daha fazlası”, “birazda şu taraftan”, “şu sıkıntıya da yaşasam” demeye başlarsınız.
Sıkıntı haz verir mi? Eğer ruhsal yükselişe devam ederseniz tattığınız her ruhsal deneyim size farklı lezzetler sunar. Bu sadistçe bir tat değildir. Dikkat edilmesi gereken ise bu aşamada “ben her şeye katlanıyorum, sıkıntılardan zevk alıyorum” dememektir. “Ben tuzağı” insanı içine aldığında bir süre sonra tattığınız her ruhsal haz yüzünüze üstesinden gelemeyeceğiniz sıkıntılar ve dertler olarak geri döner. Haddini bilmek ve susmak bu noktada çok önemlidir.
Yaşadıklarınızı Anlatmayın ki “Ben” Ortaya Çıkmasın
“Yaşadıklarını ve gördüklerini anlatma” sözünü mutlaka duymuşsunuzdur. İster doğuştan ister sonradan elde edilen ruhsal kabiliyetler olsun; sahip olunan ruhsal edinimler “Ben” unsurunu ön plana çıkaracak şekilde kullanılmamalıdır. “Ben biliyorum, yapıyorum” aslında dedirtmek istediği “Ben üstünüm” dür.
Anlatıldığında neler olur? Bir süre sonra sebepsiz sıkıntılar! yaşarsınız, sahip olduğunuz özellikler yok olur. Tümüyle ortadan kalkması o özelliklerin sizi daha fazla zor durumda bırakmasından çok daha iyidir. Bu olmadığında daha olumsuz durumlarda yaşanabilir.
“Ben” ruhsal gelişimde insanın en büyük yıkılışlarından biridir. Sıkıntıların yaşanmasının en büyük nedenlerinden biri de “Ben” in ortadan kaldırılmasına ve aslında ne kadar aciz olduğumuzu görmemize yöneliktir. Ruhsal mekanizmaların açılması ve gelişmesi insanın ne kadar aciz olduğunu görebilmesi ile doğru orantılıdır. İnsan zayıflığını gördüğü oranda yükselir, yükseldiği oranda sıkıntı yaşar.
Sıkıntılar bittiğinde eğer yokluk noktasına ulaşılmadan sıkıntı noktası terkedilmek istenirse “Ben” hızlı bir atakla ortaya çıkarak tabir yerinde ise insanı madde seviyesine çiviler. Oradan kurtulmaksa gerçekten çok zordur.
Büyük İddialar Büyük Bedeller Ödetir
Güzellikle iddialarının gereğini yerine getirmeyenler ilahi yasalarla bedellerini ödemeye mecbur olurlar. “Madem bu kadar iddialısın buyur, bu iddianın bedeli budur” denilir. Sonunda iddia sahibi iddiasını karşılayacak çapta değilse ederini çektikleri ile görür. Eğer bilgi ve bilinçle bunu kavrayabilirse karşılaştığı “sıkıntıları” anlar ve dönüşümü için değerlendirerek ruhsal yükselişe geçer. Aksi durumda “şikayetler, eleştiriler ve pişmanlıklar” la varsa elde ettikleri, onları da götürür.
Büyük laflar etmek, aslında olmadığından fazlasını göstermek, iddialı konuşmak.. Bunların hepsinin ilahi yasalardaki karşılığı “bu aşamaya gelmek için çekmen gereken sıkıntılar bunlardır, buyur tat bakalım” dır. Tarih boyunca bir anda parlayıp sönen yıldızların ve isimlerin bir anda ortadan kaybolmalarının, sonunda sıkıntı yaşamalarının, etrafımızda boyundan büyük sözler söyleyenlerin bir süre sonra söyledikleri ile karşı karşıya kalarak sorun yaşamalarının nedeni de budur.
Her sonuç sebeplerle ilgilidir. Sebeplerin temeli boşsa sonuçlar bize o temelleri mutlaka doldurmaya mecbur bırakır.
Ruhsal Yükseliş ve Kabiliyetlerin Ortaya Çıkışı
“Sıkıntılar içsel mekanizmaları açan anahtarlar gibidir”
Yaşadığınız sıkıntıları nasıl tanımladığınız aslında onun ne yapacağını da belirler. Bilinç bu noktada çok önemlidir. Adına stres ve depresyon derseniz O da bu işlevi yerine getirir. İçsel mekanizmaları açmak için karşınıza çıktığını bilirseniz görevi, sizi istediğini elde etmeye yöneltmek olur.
3. gözün açılması, astral seyahat, telepati yeteneği, telekinezi, durugörü, biyokinezi, öngörü, önsezi ve diğer çok sayıda ruhsal kabiliyet; ruhsal sıkıntıların yaşandığı evrede ortaya çıkar. Garip olan şudur! Siz aslında belli bir aşamada istediğinizde tümünü de kullanabilecek bir açılım yaşarsınız. Ancak sıkıntılar o kadar yoğundur ki bunlarla meşgul olamazsınız.
Doğuştan gelen ruhsal kabiliyetleriniz sınırlı ve henüz ortaya çıkmamışlarsa bunların ortaya çıkışı; yaşadığınız travmalar veya derin bunalım dönemleri olur.
Sıkıntı Evresinde Yaşanabilecek Ruhsal Deneyimler
- Ruhsal algılarınız gelişir
- Hisleriniz güçlenir
- Rüyalarınız değişir
- Daha önce duymadıklarınızı duyar ve görmediklerinizi görürsünüz.
- Biri size bir şey demeden önce ne söyleyeceğini bilirsiniz veya siz ondan önce söylersiniz.
- Eğer açlık ve yalnızlıkla birlikte bu sıkıntıları yaşamışsanız daha önce yaşamadığınız bir hafiflik ve genişlik yaşarsınız.
- Dünyaya ve insanlara bakış açınız değişir.
- Elektronik aletler bozulmaya başlar
- Ne olacağını hissetmeye ve rüyalarınızda görmeye başlarsınız.
- Sürekli birşeyler olacak hissi yaşarsınız (Algılardaki genişlemenin sonucu her oluşu hissetme)
- Rüyalarınızda daha önce bilmediğiniz yerlerde kendinizi bulursunuz ve bir süre sonra gerçekten rüyanızda gördüğünüz yerde olursunuz.
- Daha önce görmediğiniz insanları önce rüyanızda sonra gerçek hayatta görürsünüz.
Bu ve benzer çok sayıda normalde yaşamadığınız olayları yaşamaya başlarsınız. Ancak bilgi ve bilinç yetersiz olduğunda yaşanılanlar;
- Bana neler oluyor böyle?
- Deliriyor muyum?
- Dayanamıyorum, bunlardan nasıl kurtulabilirim?
- İçim sıkılıyor, neden böyleyim, bunları neden yaşıyorum?
- Ruhsal bunalımdayım, Stres ve depresyondan kurtulamıyorum
- Bunları yaşamak istemiyorum…
Şeklinde karşılık bulur. Eğer yaşanılanlar bilinçle karşılanırsa bir süre sonra baskı azalarak herşey olması gereken seviyeye döner. Bu durumların yaşanmasının en büyük nedeni, bir anda ortaya çıkan olayların ani ruhsal açılımlara neden olmasıdır.