Skip to content
bir-ayahuasca-deneyimi

Ayahuasca Deneyimi ve Perde Arkasındaki Varlığımız
Ayahuasca deneyimi ve perde arkasında yaşananlar..

Sabah erkenden buluşup seremoninin yapılacağı adaya doğru yola çıkıyoruz.

4 saatlik bir yolculuk sonrasında adaya varıyoruz. Biraz sonra kampın lideri geliyor, bizi selamlıyor ve Taita (baba anlamına gelen Taita, eğitimini tamamlamış şamanlara verilen isimdir.) ile tanıştırıyor.

Kolombiya ile Ekvator arasındaki bölgede yaşayan Awa kabilesinden olan Taita hayatının ilk 25 yılını Kolombiya Amazonunda sonra da Peru’da bitki şifası ve enerjiler üzerine bölgedeki büyük babalardan aldığı eğitim ile geçirmiş.

Uzun süren şamanik yol eğitiminin ardından geleneksek Çin tıbbı alanında 2 sene eğitim almış, 20 yılı aşkın süredir de kendi malokasında dünyanın dört bir yanından gelen insanlara hem şifa hem de ruhsal rehberlik desteği veriyormuş.

Her sene iki kere gerçekleştirdiği Amazon yolculuklarında yardımcıları ile beraber bir aylık sürelerde özenle hazırladığı medicine’i Kolombiya’da şamanlar arasında tedavi edici etkisinin gücü sebebiyle çok ünlüymüş.

Yağmur ormanları şifasının özellikle son yıllarında Amazonlardan çıkarak bütün dünyaya hızla yayılması için daha fazla insana şifa dağıtabilmek amacıyla durmaksızın çalışmaktaymış.

Ayahuasca Deneyimi Öncesi Hazırlıklar
Seremoni öncesi hazırlık olarak rape adı verilen bitki karşımı üfleyeceğinden bahsediyor. Uzun, ince bir çubuk yardımıyla tozu herkesin her iki burnuna da üflüyor.

Önce aşırı bir yanma, daha sonra nefes alamama hissiyatı oluşuyor ardından beş duyumun çok iyi açıldığını normalde duymadığım sesleri duyup, görmediğim canlılıkta renkleri gördüğümü hatırlıyorum.

Ardından gevşeme, yer çekimi algısının yok olması, mistik bir haz duydum.

Saat 21:00 oluyor, hava kararıyor. Taita medicine’i hazırlamaya başlıyor ve ateş yakılıyor. Hepimiz ateşin etrafına oturarak bir çember oluşturuyoruz.

Taita konuşmaya başlıyor ve çeviri yapılıyor:

“Bu akşam hayatımızı başından sonuna gözden geçireceğiz, bir film şeridi gibi gözlerimizin önünden akıp giderken bizi üzen, kızdıran şeylerle yüzleşip, onları kabullenecek ve barışarak vedalaşacağız. Geldiğimiz yere kısa bir ziyaret gerçekleştireceğiz, ruhumuz ve yaratıcı güç ile bağlantı kuracağız. Medicine vücuda girdikten sonra taramaya başlar ve tıkanıklıkları bularak karşınıza getirir, çözüm için mükemmel bir fırsattır. Etki yaklaşık 35 dakika sonra başlayacak 4-6 saat aralığında süren bir yolculuk olacaktır. Bu süreçte kimsenin kimse ile fiziksel bir temas kurmaması enerji alanına etki etmemesi açısından çok önemli. Ben sabaha kadar buradayım ve sizi izliyor olacağım. Yardıma ihtiyacınız olduğunda iletişim kurmaktan çekinmeyin. Eğer ikinci medicine’i içmek isterseniz saat 02:00’den sonra bana haber verebilirsiniz.”

Ayahuasca Deneyimi ve İlk Etkiler
Taita çemberin etrafındaki herkesi sırayla değil kendi içinden geldiği şekilde gözlerine bakarak seçiyor. En son beni seçti. Bir kahve fincanı büyüklüğünde nar ekşisi, domates salçası karışımına benzeyen kıvamda, hafif acı ve ekşi bir karışımdı. İçtikten sonra ateşin başına dönüyorum.

Yanımda oturan arkadaş benden 2 saat önce almıştı. “Nasılsın değişim var mı?” diye soruyorum. “Yavaş yavaş başladı hücrelerimin hızlandığını hissediyorum” dedi. Kolumdaki saate bakıyorum 10:15’te almıştım, saat 10:40 olmuştu ve etkisi başlamıştı.

Önce ateşin önündeki çimenler neon rengini almaya başladı. Uçları hızla büyüyerek hareket ediyordu, muazzam güzeldiler. Aslında onlar hep öyleydi, ben başka bir gözle görüyordum sanki.

Herşey muazzam güzeldi. Bir çiçek bahçesi ya da cennet benzeri bir yerde olduğumu düşündüm.

DMT üzerine senelerce araştırma yaparken LSD ile karşılaştırılması ve o deneyimde görülen benzer motiflerle ilgili yapılan yorumlar üzerine çok okumuştum. Bir an onlar aklıma geldi, birazdan başıma geleceklerden habersiz bir şekilde.

Daha Önce Görmediğim Şekiller ve Motifler
Bir süre sonra aşırı bir üşüme ve uyku hali geldi. Başımı tutamıyordum. Çimenlere uzandım, gözlerimi kapadım. Bir sürü kaleidoskopik motifler ve daha önce hiç görmediğim, herhangi bir nesneye benzemeyen şekiller gördüm. Uzun süre kafamdaki düşüncelerle başbaşa kaldım. Ne düşünürsem sanki o düşünce oluşuyor ve içinde yaşıyordum. Düşüncelerle boğuşmaktan ve nasıl işlediğini o an anlayamadığımdan fenalaşma hali geldi. Panik atak benzeri bir durumdu. Bayılmakla ayılmak arasında gidip geliyordum.

Seremoni sırasında çok büyük ihtimal kusulacağı bilgisi verildiği için kusmak istemediğimi düşünüyordum bir yandan.

Kusmama düşüncesini düşünürken, bir yandan buna odaklandığımı farkettim ve bir anda kuvvetli bir şekilde kustum. Sonra kendime geldim ve daha iyi hissettim. Seremonide ilk 40 dakika içinde kusulması karışım etki etmeyeceği için önerilmiyor. Kusma hali gelirse elimizle burun deliklerini kapatarak bulantıyı geçirebileceğimiz söylenmişti. İlk 40 dakikadan sonra kusulabilir, bu kötü bir şey değil aksine içeride biriken olumsuz düşüncelerin fiziksel forma bürünerek atılması olarak yorumlanıyor.

Ateşin başına geçtim. Herkes çadırına çekilmiş, bazıları da çimende yatıyordu.

“Bu muydu yani” dedim kendi kendime. Ben kendime gelmiştim ama bu sefer de diğerleri kendinden geçmişti ve saat henüz 00:20 civarıydı. Nasıl sabahı edeceğimi düşünmeye başlamıştım ki, başında oturduğum ateşe uzun süre baktığımda düşüncelerimle şekil aldığını görmeye başladım. Sonra gökyüzünde sis şeklinde bir takım bedensiz varlıkların beni selamladığını gördüm.

Herkes ayahuasca’yı içmeden önce bir sorunu çözmeye odaklanmıştı. Kimi ailesel problemleri, iş durumunu, bazısı eşi ya da kız arkadaşıyla olan problemlerine odaklanmıştı.

Ben “bu dünyadan sonra hayat var mı, ben aslında neyim? “ sorusunu sormuştum.

Tarif Edilmesi Mümkün Olmayan Deneyimler
Hızla arkamdan birşey çekti, kendimi tutamadım ve yere yığıldım. Kuş gibi hafiftim artık. Uzay boşluğunda olduğunu sandığım bir alandaydım. Bilincim yerindeydi ama cümle kurabilecek durumda değildim, fiziksel bedenim felç halindeydi, onu hissetmiyordum.

Hissettiklerim ve gördüklerimi tarif etmeye bu bedene özgü olan iletişim aracı yeterli değil. Hiçbir dil bu deneyimi anlatamaz. Duygu ve düşünceler sözcükler aracılığı ile karşı tarafa iletilemez, bu çok yetersizdir. İnsanların birbirlerini anlamayışının, yaşanan problemlerin hep dilin kısıtlayıcılığından ileri geldiğini düşündüm o an.

Düşüncelerimle var olduğum yerden kendime uzaktan baktım. Çimenlerde yatan bedenimi gördüm. Bedensizliği deneyimliyordum. Bu çok ağır geldi. Böyle birşeyin var olabileceğine hiç inanmamıştım şimdiye kadar. Geri dönmek istedim, sürekli bedene giriş ve çıkış arasında gidip geldim. Kabullenemiyordum bir türlü…

Bir süre sonra artık kontrol etmeyi deneyemeyecek kadar yorulduğumu farkettim ve kendimi bıraktım. O anda ateşin başında gözlerim açıktı. Çok güçlü bir titreşimle beraber ışığı gördüm. İlahi sevgiyi kalbimde hissettim, geldiğim yeri hatırlamıştım. Bedene girmeden (anne karnına düşmeden) önceki enerji boyutunu deneyimlemiş aslında ne olduğumu görmüştüm. Tarif edilmez bir mutluluk yaşıyordum. Nasıl olur da bunu unutmuştum, şaşkınlık içindeydim.

Bedene geri döndüğümü sandığımda hala yoğun gitgellerle dolu anlar yaşıyordum. Başımı yere eğip toprağa sokmaya çalıştığımı anımsıyorum. Daha sonra araştırdığımda benzer deneyimi yaşayanlar olduğunu gördüm. Evrenle bir olma arzusundan doğan toprağa dokunma ihtiyacı kendimi iyi hissettiriyordu. Ellerimle sanki toprağı kazıyordum saçlarımı toprakla yıkayıp huzur buluyordum.

Bir süre sonra fiziksel bedenime baktım; bacaklarım o kadar uzun göründü ki “ ben bunları nasıl katlamalı, nereye koymalıyım” dedim. Bedenime sığamıyordum çok ağır ve büyük geliyordu.

İkinci Atak ve Telepatik İletişim Deneyimi
Kendime geldim derken ikinci atak geldi. Tam ayağa kalkmıştım ki sırtımdan bir güç yine beni çekerek çimenlere indirdi. O sırada Taita ile göz göze geldim. Ateşin başında başbaşaydık. Kendi dilinde şarkılar söyleyerek benimle göz teması kuruyordu. Bana çok iyi geliyordu, ona baktığımda rahatlıyordum ve duygularımı sözcüklere dökmeden hissettiğini görüyordum. Konuşmadan beynimizi aynı frekansa indirerek düşünceler aracılığıyla iletişim kurmaya başlamıştık.

Biraz sonra çoğu kişi çadırından çıkarak ateşin başında toplandı. Hep birlikte elele tutuşarak çember oluşturduk ve birbirimize baktık. Bu deneyimlediğim sıra dışı birşeydi: göz teması kurduğum kişinin düşüncelerini okuyabiliyordum ve yine düşüncelerle yanıtlayabiliyordum. Acaba bunu davranışa dökebilir miyim diye bir deneme yapmak istedim.

Arka çadırda hala kusmakta olan ve sesini duyduğum bir arkadaşa düşünsel olarak “gel yanıma iyi olacaksın” dedim. Çok geçmeden yanıma geldi ve elimi tutarak çembere katıldı. Düşünsel olarak kolonya isteyen birine uzatarak yine ikinci bir denemeyi yaptım, elimden alırken teşekkür etti.

Bu inanılmaz birşeydi. Birazdan Taita’nın çevirmeni yanıma gelerek, “nasılsın, nasıl hissediyorsun?” diye sordu. Ağzımı açtım “B” dedim harfin sonrası çıkmadı. Bir süre kaldım öyle. “Bedensizliği deneyimledim, kelimelere dökemiyorum şu an dedim.” Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı. Aynı resimlerde çizilen alnın tam ortasındaki üçüncü gözü orada hissediyordum. Sürekli tepeye bakıyordu gözlerim, şaşkınlık ve hayret içindeydim. Bu deneyimi daha önce defalarca yaşadığımı, bir çok kez fiziksel dünyada öldüğümü ve ruhsal varlığımı sürdürdüğümü hatırladım ve nasıl oldu da 30 yıl boyunca unutmuştum.

Seremonide İkinci Aşama, Bireysel Arınma
Saat 02:00 gibi seremoninin ikinci aşaması başlıyor. Bireysel arınma çalışması gerçekleşiyor. Taita elinde bitki yapraklarıyla kendi dilinde mantralar okuyarak yaprakları yüzümüze sürtüyor bu süreçte gözlerimizi açmamamızı söylüyor.

Sıra bana geldiğinde Taita yaprakları yüzüme doğru yelleyerek etrafımda dönüyor. İçimden diyorum ki “off bedenim ne kadar büyük, ruhum bunu kaldırmak için çok küçük, bacaklarım ne kadar da uzun, şimdi takılıp düşmese bari, nereye koymalıyım bacaklarımı, öne mi katlasam yana mı çevirsem…”

Bu düşünce gelir gelmez Taita bacaklarıma takılarak ayağını burkuyor. Sonra suratıma üfleyip kendi dilinde birşeyler söyleyerek yaprakları yüzüme çok daha hızlı çarpıyor.

Ağlıyorum, sonsuz bir huzur ve sevgi doluyorum. Çimenlere uzanıp uyuyorum. Yattığımda saat 04:00 olmuştu. 5:30 gibi Taita’nın söylediği “Cura Sana” şarkısı ile uyanıyorum. Seremonide buhur olarak kullanılan palo santo adlı bir bitkinin satışı yapılıyor daha sonra kampı terkediyoruz.

Perde Arkasındaki Varlığımız
Ayahuasca Deneyimi Sonrası

İlk kez ayahuasca içmek ve ayahuasca deneyimi yaşamak, beden ölümü sonrası devam edecek olan varlığımıza perdenin arkasından bakar gibi bir göz atmaktır. Şaşkınlıktan ne yapacağınızı bilememek, çırpınmak en sonunda kurtulamayacağınızı anlayınca kendinizi bırakmaktır.

Ayahuasca deneyimi önce cehennem ile yüzleşmek, sonrasında birlik hissiyatına kavuşarak cennete varmaktır.

Yüzleşme anında tüm olumsuz deneyimlerle çeşitli şiddetlerde kalarak derinden acıyı hissediyorsunuz. Bu yüklerden kurtulduktan sonra ise arınma süreci başlıyor ve bedeni tamamen terkederek serbestçe hareket etmeye başlıyorsunuz.

Algı kapıları açıldığında diğer varlıklarla iletişim kurabilme yetisi çalışmaya başlıyor. Bunlar yaşanırken gözleriniz açık, kesinlikle uymuyorsunuz. Rüya olmadığının ve bilincinizin yerinde olduğundan gayet eminsiniz. Dünya adı verilen illüzyondan sıyrılmış artık hiçlik makamında olduğunuzu farkediyorsunuz.