Skip to content
bilincin-katmanlarina-bir-yolculuk-deneyimi

Bilincin Katmanlarına Bir Yolculuk Deneyimi

Herşey parça parça, rüyalar gibi, hiçbirşeyi tutamıyorum, herşey çok hızlı ilerliyor. Kelimelere dökmesi zor ama bu yazıda bunu denemek istiyorum.

Hücrelerimizin her biri aslında bireysel bir canlı. Hepsi birleştiğinde bizi oluşturuyor. Bizler de aynı hücreler gibiyiz. Bireysel bir varlığız ancak toplamda bütünü oluştururuz. Ortak bir amaca hizmet ediyoruz. Yukarıdan baktığımızda bu böyle görünürken fiziksel yaşamın içinde bu gerçeği göremediğimiz için bağımsız bir fert olduğumuz yanılgısına düşüyoruz.

Bilincin Katmanlarında Yolculuk

Gökyüzünde süzülüyorum, evin bir köşesinde yatan bedenimi görüyorum, bu dünyada zaman geçirmek için ödünç aldığım bir beden. O kadar yabancı görünüyor ki yukarıdan. Ona sevgiyle bakıyorum, iyi olmasını istiyorum, onun ihtiyaçlarını karşılayıp sağlıklı kılmak istiyorum.

Yoluma devam ediyorum; yıldızların parıltısına büyülenip biraz aralarında dolaşıyorum, yeryüzünde nokta gibi parlayan yıldızlar yakınına gittikçe çizdiğimiz yıldız şeklini alıyor. Biraz daha ilerleyip gezegenlere uzanıyorum. Rengarenk nebulalar arasında kendimden geçiyorum. Nasıl bir güzelliktir bu. İnsanların gezegenleri keşfetmek için yaptıkları uzay araçları aklıma geliyor, evrenin anahtarı insanın ruhunda, kendi içindeyken neden fiziksel bir uğraş içine girdiklerini sorguluyorum. Düşünceler çok hızlı akıyor, tutamıyorum, gördüklerim karşısında büyüleniyorum, çok uzun odaklanmaya çalıştığımda kaleidoskopik bazı görüntüler içinde kayboluyorum.

Katman değiştiriyorum; sol göz tarafına odaklandığımda bir fabrikada üretim alanında tepeden aşağı kavanozlar düşüyor. Burası bilinçaltım, dünya hali işlerin imgeleri diyorum ve ilerliyorum.

Sağ göze odaklanıyorum; hipnotik görseller kendini daha yoğun belli ediyor, başta bulanık ama gittikçe netleşen spiraller içinde kayboluyorum. Burası anne karnına düşmeden önce beklediğim yer olmalı. Burası sonsuz uyku yeri, burası bardo olmalı. Ölüm ve doğum aralığında beklediğimiz bir alan. Bu düşünceler his olarak geliyor. Burada kendinden geçmiş hipnotize olmuş vaziyetteyim.

Buradan ortaya geliyorum, üçüncü göze yaklaşıyorum ve tüm gücümle odaklanıyorum. Burası aynı zamanda telkin verilebilecek bir alan. Tarama yapıyorum, hayatımda bir daha hatırlamak istemediğim ve unutmak istemediğim insanları gözden geçirip kendime telkinde bulunuyorum. Burada daha fazla çalışarak beyin yeniden programlanabilir. İnsanların sigarayı bırakmak için gittiği hipnoz çalışmalarını hatırlıyorum, muhtemelen bu katmanda gerçekleştiriliyor.

Bu alanı geçip biraz uzaklaşıyorum başka bir katmanından içeri dalıyorum. Ellerim yaşlanıyor, büyüyor, çizgiler derinleşiyor. Yıllar sonrasına gidiyorum, bembeyaz saçlarımı okşuyorum, nasıl şefkat duyuyorum bedenime!.

Huzur ve Zaman Kavramı

Kontrol edemediğim hiçbirşey yok, bana rahatsızlık veren hiçbirşey yok. Rahatlıkla katmanlar arasında süzülüyorum, istediğimde yer değiştiriyorum. Bir yerde çok uzun kalamıyorum, zaman kavramı dünyaya göre inanılmaz hızlı ilerliyor. Yıllar geçtiğini düşündüğüm bir anda gözümü açıp saate baktığımda sadece 15 dakika olduğunu farkediyorum.

Ruhum başka bir gerçeklikte yaşıyordu, yaşlanıyordu ama bedene döndüğümde akan zamanının yavaşlığı beni giderek durgunlaştırıyordu. İfadede zorlanıyor, sözcüklere dökemeyecek kadar fazla duygu ve düşünce içinde oluyordum. Önceki yaşam formlarımı düşündüm, bilincin silindiği, enerjimin bardo’da beklediği bir zamanı anımsadım. Eğer ondan öncesini hatırlıyor olsaydım muhtemelen bu dünyada yaşayamayacak kadar çok duygu ve düşünce içinde olurdum.

Yaşam döngüsünün sebebini, çıkış noktasını anlamlandırmaya çalışıyorum. Dünya saatiyle tahmini 2 saat süren kocaman bir karanlık içine düşüyorum, hissedilen ise 2 saatten çok daha uzun bir süreç. Belki bir asır…

Bir süre sonra güneş doğuyor, evrendeki diğer cisimler kendilerini belli ediyor. Ama herşey o kadar soyut ki, ne yapacaklarını bilemeyip hareket etmeye başlıyorlar, enerjilerilerin frekansı yükselmeye başlıyor.

Bir zamanın içinde kısıtlı da olsa, yapabildikleri kadar kalıcı bir şeyler bırakmak, fiziksel bir forma bürünmek istiyorlar.

Evrenin sağ tarafında dünya beliriyor. Kapısının önünden bembeyaz ışık yansıyor tüm evrene. Buraya düşüyoruz yavaş yavaş, kendimiz isteyerek ve seçerek…

Yaşam var, çünkü onu arzu ettik. Düşünceler öyle güçlü ki, düşleyerek kocaman fiziksel bir dünya yaratmışız.

Amaç aslında birşey bulmak değil, yolda olmak ve deneyimi yaşamak…

Bu bedende ve bu dünyada yaşamı deneyimlemek sahip olduğumuz harika bir hediye. Bugün olmadı mı? Her gece yatıp sabah kalktığımızda yeniden denemek için mükemmel bir şansımız var.

Serin bir rüzgar esiyor,
Uzun zamandır böyle bütün, böyle huzurlu hissetmemiştim.
Kalbin hızlı atması sadece heyecan ve korku anında olur zannederdim,
Varoluşun güzelliğine tanıklık etmektendi bu sefer.