Üçüncü Göz Nedir?
Üçüncü göz, İnsanın madde ötesi alem ile dünya arasındaki geçiş kapısı gibidir. Bir yönüyle insanı tümüyle dünyaya bağlayabilecek, bir yönüyle de insanın duyu organlarıyla madde ötesinin bilinmeyen ve algılanmayan yönlerini algılamasını sağlayabilecek ruhsal algı merkezidir. 3. göz, Olanı olduğu gibi görmemizi ve algılamamızı sağlayabilecek “ajna çakra” olarak ta adlandırılan yüksek algı merkezidir. Ruh ve dünya arasındaki dengenin algısal düzeyde kurulduğu noktadır.
Fiziki Karşılığı ile Üçüncü Göz Nedir?
Fiziki karşılık olarak Üçüncü göz nedir? Üçüncü göz olarak adlandırılan nokta beynimizde epifiz bezinin hizasına yakın, alnın ortasında bulunur. Ruhsal konumu üçüncü gözün aktivitesine göre alnın üst veya alt bölgesinde bulunabilir. Hormonal desteğini epifiz ve hipofiz bezlerinden alır. Epifiz bezi salgıladığı dmt ve melatonin ile hipofiz ise serotonin hormonu ile aktivitesini destekler.
DMT ve Melatonin uyku ve ruhsal yönü; Serotonin ise psikolojik yönleri, sinir sisteminin işleyişi, insanın dünyaya bakan yönünü temsil eder. Hormonların salgısında meydana gelecek bozulmalar hem ruhsal algıyı hem de dünyaya yansıyan yönlerimizi olumsuz etkiler.
Üçüncü gözün aktivitesi hem dünya yaşamımızı hem de ruhsal yaşamımızı büyük oranda etkiler. Üçüncü gözün aktivitesini iki yönlü ele alabiliriz.
Dünya Yaşamı ve Maddesel Boyut Algısı
Algısal anlamda üçüncü göz nedir? Üçüncü göz insanın dünya ve madde ötesi arasındaki uyumunda önemli bir yere sahiptir. Üçüncü göz aktivitesi; İnsanın ruhsal edinimleri ile birlikte dünyaya nasıl baktığı, insanlarla ilişkileri, bilinç seviyesi, olayları ele alıp değerlendirmesi, dünya yaşamındaki kabullenişleri ve içsel huzuru temsil eder. Algı seviyesi ve biçimi, üçüncü göz olarak adlandırılan 6. Enerji bölgesinin ne kadar aktif olduğu ile ilgilidir.
Üçüncü göz aktivitesi yüksek olan insanlar maddesel yaşama bağlılıkları zayıf, daha çok madde ötesi bağlarla iç huzuru yakalamış insanlardır. Başkalarına yardımcı olmayı, başkalarını mutlu etmeyi seven; doyumu almaktan çok vermeye bağlayan insanlardır. Aktivitesi yüksek olan insanların önemli özelliklerinden biri de 4. Çakra olarak ta adlandırılan Kalp çakra ile 6. Çakralarının (üçüncü göz) büyük bir uyum içerisinde olmasıdır. Yaşamı, insanları ve olayları farklı boyutlarıyla ele alır ve objektif bir gözlem sergilerler. İçsel huzuru gerçek anlamda yaşayan insanlardır.
Üçüncü göz aktivitesi düşük olanlarda maddesel yaşam hırsı daha yüksektir. Mutluluk kaynakları vermek değil almak, elde etmek üzerine kuruludur. Madde seviyesine daha yakın olurlar. Yaşam dengeleri “ben” üzerine kuruludur. Doyum noktaları madde seviyesi olduğu için maddesel doyuma daha çok ihtiyaç duyarlar. Olayları tek yönlü değerlendirip “ben” süzgecinden geçirirler.
Aktivetenin değişken olduğu insanlarda her iki durumda gözlenebilir. İkisi arasındaki denge tam olarak kurulamamıştır. Davranış bozuklukları, uyumsuzluklar, anksiyete, ağrılar, depresyon ve benzer sorunlar aktivitenin düşük olduğu durumlarda gözlemlenebilir. İdeal olan aktivitenin her iki yönde dengede olmasıdır.
Ruhsal Yaşam ve Madde Ötesi Algılar
Madde ötesi anlamda üçüncü göz nedir? Üçüncü göz aktivitesinin (Melatonin DMT ve Seratonin dengesi) yüksek olduğu insanlar ruhsal derinliklerinin gelişmiş olmasından dolayı algısal yönleri duyu organları ile sınırlı değildir. Madde boyutundaki algıyı; kirlenmiş bir pencere olarak düşünürsek, görüş ışığın ve maddenin izin verdiği sınırlarda mümkün olabilir, görüş sadece pencerenin yüzeyi ile sınırlıdır. Oysa Üçüncü göz aktivitesi yüksek olanların görüşü temizlenmiş bir pencere gibidir. Hem pencerenin yüzeyini hem de arkasını görebilirler.
Algılarda Maddesel sınırlar ortadan kalktığı için yaşamı çift yönlü algılayıp çok boyutlu bir şekilde yorumlayabilirler. Konuyu daha iyi kavrayabilmek için şu örneği verebiliriz. Üçüncü göz aktivitesi düşük olanlar camı olmayan bir araçta seyahat ederler, görüş ve algıları sadece aracın içi ile sınırlıdır. Üçüncü göz aktivitesi yüksek olanlar ise camdan bir araçta seyahat ederler. Algıları araç dışını da görebilecek seviyededir.
Yaygın olarak kullanılan yanlış tabirle ifade edecek olursak (3. gözü açık olan insanlar) Üçüncü Gözü açık olanlar için algıda maddesel sınırlar yoktur. Hem madde ötesini hem de madde seviyesini tüm yönleriyle algılayabilirler. Bilinçsiz yapılan aktivite artırımı ile ortaya çıkan algıları kaldıramayanların durumunu da, camı olmayan araçta zorla delik açanların durumuna benzetebiliriz.
Üçüncü Göz Aktivetesinin Artması ile Ortaya Çıkan Durumlar
Paranormal Kabiliyetler Noktasında
Aktivetesi artmış olanlarda telepati, durugörü, premonisyon, prekognisyon ve diğer özellikler olağan şekilde ortaya çıkabilir. Madde seviyesinde duyu organları ile algılanamayan kokular, sesler, ısılar, tatlar ve diğer unsurlar algılanabilir. Madde ötesi varlıklar farklı şekillerde görülebilir, telepatik iletişim kurulabilir. Rüyalar normal bilinçle izlenebilir.
Maddesel Boyut Noktasında
İnsanlar ruhsal yönleriyle görülebilir. “insanların içini okumak, iç yüzlerini görmek” gibi tabirlerin ortaya çıkması sezgisel boyutunu; İnsanların ruhsal yönleriyle farklı şekillerde görülmesi görsel yönünü teşkil eder.
Maddesel sınırlar ortadan kalktığı için insanlar ve diğer herşey ve madde ötesi varlıklar enerji seviyesinde ve farklı frekanslarda algılanabilir. Gerçeklik karmaşası yaşanabilir. Bilinçsiz aktivite artırılması sonrası ortaya çıkan bu gibi durumlar büyük sorunlara neden olabilmektedir.
Üçüncü Göz Aktivitelerinde İstemsiz Oluş ve Doğal Gelişim
Üçüncü göz aktivitesi bir süreçtir. Kısa sürede aktivitenin artırılması olumsuz sonuçların ortaya çıkmasına neden olur. İstemek, “Ben” le bütünleştirmek, hırsla yola çıkmak üçüncü göz noktasının madde boyutuna bakan yönü ile nagatif süreçleri beraberinde getirir. Bu durum 12 voltla çalışan bir aletin 250 voltla çalıştırılmasına benzer.
Üçüncü göz aktivitesi ruhsal gelişimin sonunda ortaya çıkması gereken bir süreç veya bütünsel bir gelişimin parçası olarak ele alınmalıdır. Dengenin bozularak tek bir enerji alanının kısa sürede yükseltilmesi diğer enerji alanları ile uyumu bozacağı için yaşam dengesini yıkıma uğratacaktır.
Aktivitenin artırılması düşünsel ve ruhsal yönüyle ele alınmalıdır. Ruhsal derinliğin artırılmasında, üçüncü göz (3. göz) aktivitesinin yükseltilmesinde harici bir gıda takviyesine gidilmemelidir. Üzerlik tohumu aşılamayan noktalarda katalizör olarak değerlendirilebilir ancak gelişimin tümüyle benzer alımlara yönlendirilmesi, hiçbir altyapı olmadan gelişimin hızlandırılması olumsuz sonuçların ortaya çıkması ile son bulacaktır.
Üçüncü Göz ve Kalbin Savaş Alanı
Tasavvufta üçüncü gözün bulunduğu alan nefsi temsil eder. Aktivitenin artırılması hırs, benlik ve isteklerle ilgili olursa negatif ilerleme meydana gelir. Nefsin yani maddesel isteklerin baskın hale gelmesi insanın 4. Çakrasını yani kalbin mana alemi ile olan alışverişini kesintiye uğratır. Daha önce kalp aktivitesi olan biri üçüncü göze maddesel boyut yönüyle ağırlık verirse ikisi arasında bir mücadelenin ortaya çıktığını farkedecektir.
Normal yaşam için her ikisinin; bilinçli ve kabullenilmiş bir uyumda olması gerekir. İlerleme her ikisi arasında pozitif bir denge ile meydana gelmediğinde biri diğerine negatif üstünlük sağlayıp tüm enerji alanlarına hükmetmeye başlayabilir. Kalp duygusal aşırılıklar, Nefis ise maddesel istekleri ile tüm yaşam dengesini altüst edebilir. “Ben” mücadelesinden uzak, ruhsal gelişim sürecinde iki merkezin uyumlu bir gelişime dahil edilmesi ideal olanıdır.
Hormonal Denge ve Üçüncü Göz Aktivitesi
Enerji merkezlerinin işleyişi fiziksel bedenimizdeki hormonlarla da ilgilidir. Hormonal denge Enerji kanallarının sağlık çalışmasını; Enerji kanallarının sağlıklı işleyişi de hormonal dengeyi destekler. Konu hormonlarla da ilgili olduğu için sağlıklı beslenme büyük bir öneme sahiptir.
Hormon aktivitesini olumsuz etkilemeyecek beslenme alışkanlıkları ruhsal gelişimi destekler. Temel esas; ihtiyaç olanı gerektiği oranda, doğal yolla almaktır. Değiştirilmiş, değişime uğramış, katkılı, doğal olanı taklit etmiş tüm gıdalar hormon dengesini ve enerji merkezlerinin işleyişini bozmaktadır. Üçüncü göz aktivitesi ile ilgili olan gıdalar doğal yolla üretilmiş gıdalardır. Sindirimi zor olmayan gıdalar, ağırlıklı olarak ta mevsiminde üretilmiş taze sebze ve meyveler tercih edilebilir.